KAZ Değil TAŞ Dağları..!

Kaz dağlarının Çanakkale il sınırı içindeki etekleri ve özellikle Skamander Vadisi çevresi taş ocaklarının tehdidi altında. Taş ocağı açılan vadi çevresinde habitat yok olma tehlikesi ile karşı karşıya…

KAZ Değil TAŞ Dağları..!
Yayınlama: 03.08.2017
12.909
A+
A-

Çevrecilerin tepkisine rağmen taş ocakları tüm hızıyla çalışıyor. Doğal sit alanı sınırının bittiği yerde taş ocakları başlıyor. Uzmanlar Araplar boğazı olarak da bilinen Skamander Vadisi ve çevresinin öncelikle, jeomorfoloji, biyocoğrafya ve biyolojik çeşitlilik açısından önemine vurgu yapıyor…

 

RANT MÜCADELESİ İLE VAHŞİ MADENCİLİK..!

 

Tema Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş’in raporuna göre ; ‘‘Araplar Boğazındaki her türlü taş-kum ocağı uygulamaları, hem doğal peyzajı tahrip etmekte hem de verimli tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına yol açmaktadır. Bu durum, aynı zamanda bilimsel arazi kullanım ilkelerine aykırıdır. Oluşumu milyonlarca yılda gerçekleşen Araplar Boğazı, sahip olduğu eşsiz jeolojik-jeomorfolojik özelliği, peyzajı, biyolojik çeşitliliği, geleneksel tarımı, Troya ve onun kültür coğrafyası dikkate alınarak, bütüncül bir yaklaşımla ve istisnasız korunmalıdır.’’

 

 

Araplar Boğazı olarak bilinen Skamander Vadisi’nde sayıları hızla artan taş ocakları hem çevreyi hem de tarihi kültürel alanları tahrip ediyor. Skamander vadisinin genişlediği orta kesim Troas antik bölgesinin merkezi kabul ediliyor. Bu vadide kod farklılıklarına sahip modern yerleşimlerden Bayramiç ve Ezine ilçeleri yer alıyor. Kuzey doğu kesimlerinde kalan Troya ovasına buradan dağ silsilelerinin verdiği küçük geçitlerle gidiliyor.

 

TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ BIRAKMAYACAKLAR..!

 

Skamander vadisi güneyi fay hattı şeklinde Kaz Dağının batı dağ silsilelerine kadar uzanıyor. Troya savaşından sonra halkın Antandros antik kentine bu vadi yolunu kullanarak ulaştığı kaynaklarda belirtiliyor. Homeros’un İlyada’sında da anlatılan Skamander vadisi çevresine açılan taş ocakları bölgeyi yaşanmaz hale getirdi. Bölgede yaptığımız bir günlük gezide gözlemlediklerimiz içler acısı. Tarımda sulama amaçlı kullanılan Karamenderes nehrinde görüntü kirliliği ile birlikte nehir yatağında bataklıklar oluşmuş. Orman alanlarındaki taş ocakları ve çalışan araçlardan kaynaklı kalkan toz bulutu vadi çevresinde korkunç boyutlara ulaşmış. Başta zeytin ağaçları olmak üzere özellikle domates tarımı yapan çiftçilere büyük zararlara neden olmuş.

 

 

Türkiye’nin taraf olduğu “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesi” ve “Arkeolojik Mirasın Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi” gereği 1996’da ulusal park olarak ilan edilen “Troya Tarihi Ulusal Parkı” 1998 yılında da UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” olarak kabul edilmişti. 2018 yılında da UNESCO’ya girişinin 20. yılı kutlamaları yapılacak.

 

BU ZARARIN GERİ DÖNÜŞÜ YOK..!

 

Troya Milli Parkı sınırında bulunan ve yüze yakın kuş türünü barındıran Skamander Vadisi (Araplar Boğazı) taş ocaklarının neden olduğu giderek artan kirlilik, tarihi çevresel dokuya geri dönüşü olmayan zararlar veriyor. Skamander Vadisi içinde, vadi yamaçları ile vadi sırtlarında sayıları 5’e ulaşan taşocağının çevreye yaydığı gürültü, titreşim ve yarattığı su kirliliği nedeniyle, Araplar Boğazı mevkiinde yaşayan 96 kuş türü ve milli park sınırlarında yaşayan toplam 192 kuş türünün yaşam alanları da tehdit altında. Ulusal park sınırında yer alan taş ocakları sayısı her gün artarken Çanakkale Boğaz Köprüsü ve bağlantı yolları için yeni taş ocaklarının açılması da gündemde. Çevreciler köprü yolları inşaatı için19 yeni taş ocağının açılacağını ileri sürülüyor. HABER: Ömer ERBİL

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.